3 Mayıs 2014 Cumartesi

GRUP DAVRANIŞLARI

T.C.
 FATİH ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

    YÜKSEK LİSANS ÖDEVİ
       CÜNEYT GÜL
TOLGA EYÜBOĞLU
İŞLETME TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ


                                              Ödev Konusu

GRUP DAVRANIŞLARI

         Ödev  Danışmanı

DR. MAHMUT DEMİRKAN


                                                 NİSAN 2014


1.GİRİŞ
Gündelik yaşamımız içinde birçok kişiyle birlikte olur, sevinir, üzülür iş görür, yaşarız. Şu bilinen bir gerçektir ki, hiçbir insan tek başına yaşayamaz. Bireyin davranışlarının önemli bir kısmı yaşamını geçirdiği, girip çıktığı gruplarca şekillendirilir.
Hemen hemen her bir şey, iş yaşamında olsun, iş dışı yaşamda olsun bir yada birkaç grubun içinde yer alır, bir ya da birkaç grubun üyesidir. Bu bakımdan, tüm toplumsal yaşamamızın çeşitli gruplar içindeki yaşantılarımızdan oluştuğu söylenebilir. Ailedeki, iş ve meslek gruplarındaki, siyasal gruplardaki, arkadaş gruplarındaki v.b. yaşantılarımız, toplumsal yaşamımızın birer parçasıdırlar.  (Varol)
 Grup en basit biçimde bir insan topluluğudur. Ancak, her rastgele toplanmış insan topluluğu grup sayılamaz. Bir topluluğun grup sayılabilmesi için hiç olmazsa ortak bir amaç için bir araya gelmeleri ve etkileşim içinde olmaları gerekir. Toplumsal grup; a) üyeleri arasında ortak amaç ve çıkarları bulunan; b) her üyenin grubun varlığını ve sembollerini bilinçli olarak ayırdettiği; c) göreli sürekliliği olan bireyler topluluğudur (Ozankaya: 1986; 94). Ozankaya’ya göre bir grubun üyeler arası ilişkiler düzeni vardır. Grup üyeleri; hem ortaklaşa olarak bu grubun varlığından hem de kendilerinin o grubun üyesi olduğundan haberlidirler.
 Grup tanımlarından yola çıkarak, genel olarak grubu nasıl niteleyeceğimize baktığımızda, aynı gruptaki kişilerin, birbirlerini benzer ve diğer gruplardan farklı algıladıklarını ve değerlendirdiklerini söyleyebiliriz. İkiden fazla insanın bir araya gelmesi grup oluşumu için yetmez. İnsan birlikteliklerinin grup olarak nitelenebilmesi için kişiler arasında etkileşim olması gerekir. Aralarında etkileşim olmayan insan toplulukları ne sosyolojik ne de psikolojik anlamda grup oluştururlar. Grup içi ilişki grup oluşumunun temelini oluşturur. Grup üyeleri arasındaki ilişki hep aynı kalmaz, statik değildir
2.GRUP SINIFLAMALARI
Birbirinden oldukça farklı özellikler gösteren grupları belli başlıklar altında sınıflandırmak gerekmektedir. Toplumsal grupları sınıflandırmada uygulanabilecek birçok kriter vardır; grubun kuruluş amacı, grup üyeleri arasındaki ilişkilerin düşünsel / duygusal karakteri, ilişkilerin kişisel olup olmadığı, grubun genişliği, grubun varlık süresinin uzunluğu gibi (Bottomore: 1977; 103).  Grup sosyolojideki en önemli kavramlardan biridir. Bu nedenle sosyologlar birçok grup çeşidinden söz ederler. Bunlar, birincil ikincil grup, iç ve dış grup, referans grubu hatta yeni ortaya çıkan elektronik etkileşim grupları gibi. Çok sayıda olan grup sınıflamalarından bir kısmını şöyle özetlemek mümkündür:
2.1. Formel - Informel Gruplar
Grupların en yaygın ayrımı formal ve informal gruplardır.
a) Formel (biçimsel) gruplar: Formal gruplar, örgütün kendisi tarafından belirli işleri yerine getirmek amacıyla oluşturulan ve örgütte belirli yeri olan gruplardır. Formal gruplar içersinde emir grupları veya fonksiyonel gruplar, görev grupları, takımlar ve kendi kendini yöneten gruplar yer alırlar. Emir grupları, süreklilik taşırlar; görev grupları ise nispeten geçici gruplardır. İşletmelerde birçok İş gören emir grupları altında çalışırlar.
Görev veya proje grupları ise, genellikle geçici olarak kurulur veya bir araya gelirler. Amaçları örgüte ilişkin belirli bir sorunu çözmektir. Sorunu çözdükleri zaman dağılırlar. Bireyler böyle bir görev grubunda yer alırken, asıl üye olarak bulundukları emir grubundaki üyelikleri de devam eder ve normal rutin işlerini yerine getirirler. Eğer görev grubunda yapılacak işler çok uzun sürerse, bu süre içersinde bireyin emir grubundaki işlerine ara vermesi beklenebilir. Ancak görev bitince birey tekrar eski gruba dönebilir. Takımlar, nispeten sürekli iş grupları olup; her düzeyde üyelerine ortak bir amaç, bağlılık sağlamak, örgütün içersinde fonksiyonel bir bütün oluşturmak amacıyla oluşturulan birleşmelerdir.
Gruplar, belirli bir amacı gerçekleştirmek amacıyla oluştuklarından, gruplar başarılı takımlara dönüşebilirler. Takım çalışmalarında koordineli çabalarla pozitif bir sinerji yaratılarak, çalışanların bireysel girdilerinin üstünde bir çaba göstermeleri sağlanır. Bu da onların genel performans düzeylerini arttırır. Bu nedenle takım çalışmalarında bireylerin gösterdikleri performans, grup çalışmalarından daha üstündür
Kendi kendini yöneten gruplar, kendilerinin lider olduğu, grup başarısı için çabalarını birleştiren yöneticilerin olmadığı formal iş gruplarıdır. Kendi kendini yöneten gruplar takımların amaçlarına ulaşmalarını sağlamak, amaçlara ulaşmak için grupları, görev tanımlarını belirlemek, gruplararası koordinasyonu sağlamakla görevlidirler.
b) İnformel (biçimsel olmayan) gruplar: ise örgütün üyeleri tarafından biçimlendirilen gruplardır. Arkadaşlık ve ilgi grupları örnek olarak sayılabilir. Arkadaşlık grupları ile ilgi grupları arasındaki ayrım genelde çok belirgin değildir. İki grup süreklilik açısından ayırt edici bir özellik taşırlar. Örneğin, ortak bir ilgi veya faaliyet zamanla arkadaşlık gruplarında değişebilir; fakat yine de grup dağılmaz. İlişkiler sürdürülür. Dolayısıyla arkadaşlık gruplarında bağlar daha kuvvetlidir.
İlgi grupları ise üyelerin ortak amaç ve beklentileri doğrultusunda bir araya gelmeleri ile oluşan gruplardır. Ancak ilgi gruplarında, bireylerin bir konuya karşı duydukları ilgi ve merak değişirse, üyeler gruptan kopabilir. İnformal gruplar üyelerine bazı avantajlar sağlarlar, Birincisi grup üyelerini bir arada tutan sosyal değerleri bütünleştirir ve pekiştirirler. Bu değerler ileride grubun davranışlarını oluşturan, onları yöneten normlara dönüşürler. Eğer grup üyeleri, karşılıklı destek değerini benimsiyorlarsa, bir takım olarak hareket edebilme yeteneğine sahip olabilirler.
İkinci olarak informal gruplar, üyelerine sosyal tatmin imkânı sağlarlar. İnformal grupların üyeleri, genelde yakın arkadaşlık bağları içinde olduklarından grup üyelerine bir benlik, aynı zamanda da bir statü sağlar.
Üçüncü olarak informal gruplar, üyelerine daha fazla bilgi aktararak onları kolay yönlendirirler.Yani üyeler sahip oldukları bilgileri bir araya getirerek, işe yaramaz bilgi ve gözlemleri izole ederek, daha kısa zamanda bilgi sahibi olup eyleme geçerler. Çoğunlukla bilgiler, informal kanallarla formal kanallardan daha hızlı ve çabuk yayılırlar.
Dördüncü olarak informal gruplar üyelerine rehberlik ederek, grup normlarını öğretir,davranışlarını standartlaştırır ve diğer insanlardan neler beklenebileceğine ilişkin onları aydınlatır. Bu da onların işlerini kolaylaştırır ve bir esneklik sağlar.
Formel ve informel grupları şu şekilde ayrıt edebiliriz.
İnformel (biçimsel olmayan) gruplar
Formel (biçimsel) gruplar
*insanların karşılıklı etkileşim ve iletişimi ile oluşur
*yöneticilerin biçimsel hedefe yönelik çabaları ile oluşur
*çoğu kez kendiliğinden, bazen bilinçli olarak oluşturulur
*planlayarak ve sistemli bir şekilde oluşturulur.
*biçimsel olmayan grubun kendi çıkarlarına uygun amaçlar
*biçimsel grubun çıkarlarına uygun amaçlar
*yönetim ve denetim kaynağı güç
*yönetim ve denetim kaynağı yetki

*gücün kaynağı, ilişkiler ve kişilik özelliği
*yetkinin kaynağı hiyerarşik pozisyon
*güç sahibi; Lider
*yetki sahibi; yönetici
*grup normlarına uygun önemli
*biçimsel ilke, politika ve süreçlere uyum önemli
*grup ilişkileri
*emir-komuta,ast-üst ilişkileri
*bireyler üzerindeki denetim kaynağı, grupta kalma veya dışlanma
*bireyle üzerindeki denetim kaynağı, ödüller veya cezaler
*dayanışma sağlama amacıyla
*sürekli büyüme eğilimi baskın
*biçimsel olmayan iletişim kanalları
*biçimsel iletişim kanalları

2.2.Birincil - İkincil Gruplar
1) Birincil Gruplar: “Birincil” ve “İkincil” grup ayrımı Charles horton cooley tarafından yapılmıştır. Cooley’e göre, birincil gruplar yüz yüze ilişkilerin, yardımlaşma, dostluk ve sevgi bağlarının yüksek olduğu gruplardır. Birincil grupların üyeleri üyelik ve bizlik duygularına sahiptirler. Birincil grupların üye sayısı azdır. Bu tür grupların örneklerini, aile, oyun grubu, komşuluk, akrabalık, gibi gruplar içinde görebiliriz. Cooley birincil grupları “insan neslinin bakıldığı, korunduğu yerler” olarak nitelendirir. Bu yönüyle de grup üyeleri arasında güven verici ilişkiler kurulur. Bu tür ilişkilere ise cooley birincil ilişkiler adı verilmektedir.
 2) İkincil Gruplar: Birincil grubun dışında kalan gruplardır. Bu tür grup örnekleri özellikle sanayileşmiş, kentleşmiş toplumlarda görülmektedir. Grup üyeleri karşılıklı çıkarlara göre örgütlenmiştir. Üyeler arasında karşılıklı yükümlülük ve hakları belirleyen şeyler yazılı yasa, yönetmelik ve tüzüklerdir. Üyeler bizlik duygusuyla değil, bireysel olarak davranır. Üyelerin birbirlerini yakından tanımadıkları, hatta görmedikleri gruplardır. Örneğin; şirketler, bankalar, sendikalar, birlikler bu tür gruplardır.
Özellikleri açısından birebir örtüşmese de birincil grupları informel, ikincil grupları formel gruplar olarak düşünmek mümkündür. Birincil gruplar daha çok geleneksel ve endüstri öncesi toplumlarda yaygın olarak bulunurken, ikincil gruplar daha çok modern endüstriyel toplumların ürünüdür.
            2.3.İç ve dış gruplar
İç ve dış grup kavramları willlam graham sumner tarafından yapılmıştır. İç gruplar “ bizlik duygusu” suna sahip olduğumuz ve bizi diğer gruplardan ayılar belirgin özelliklerimizin olduğu saptanmıştır. Dış gruplar ise, bizim grubumuzun dışında olan, herhangi bir alternatif grup olup, üyesi olmadığımız bizim için çok önem taşımayan, hatta ona karşı çok iyi duygular beslemediğimiz gruplardır. Bireyler kendi gruplarına bağlılık duyuyorlar ise, bu onların iç grup olma eğer diğer gruplara dostane olmayan bir tavır içindelerse bu gruplar onlar için dış grup olma özelliği taşır.
            2.4.Referans grubu
Referans grubu bireyin davranışlarını ve kendini değerlendirdiği , örnek olduğu gruplardır. Referans grubu kavramı herbert hyman tarafından ortaya atılmıştır. Referans grupları, bireyin toplum içindeki statüsü değiştikçe farklılaşmaktadır.
2.5 Elektronik Etkileşim Grupları
1990’lardan sonra dünya bilgisayar teknolojisindeki akıl almaz ilerleyiş doğrultusunda yepyeni bir grup tipi oluşmaya başladı. Binlerce bilgisayarın dünya çapında birbirine bağlandığı bir bilgisayar ağı olan internet içinde hemen her konuda bilgi alış verişinde bulunan insanlardan oluşan gruplar vardır. Bu insanlar teknoloji sayesinde yüz yüze gelmeden, birbirlerine gönderdikleri mesajlar yoluyla iletişim kurup yakın ilişkiler kurabilmektedir.
İşte bilgisayar teknolojisi artık insanları evlerine kapanan izole olmuş insan tipinden uzaklaştırıp, yenidünyalara seyahat etmemizi, yeni dostlar bulmamızı elektronik olarak kolaylaştırmaktadır. Bazen bu gruplara “Elektronik birincil grup da denilmektedir. Çünkü her ne kadar elektronik ile tanışmış olsalar da bu insanlar günlük iletişim sıklığı, paylaştıkları kişisel bilgi, birbirlerine olan bağlılıkları ve yakınlıkları açısından, birincil grup özelliği taşıyabilmektedirler. Yakın bir gelecekte bu tür gruplar, bilgisayar ağlarının daha da genişlemesiyle yaşantımızda daha çok yer almaya başlayacaklardır.
3.GRUP ÇEŞİTLERİ
Bu grup sınıflamalarından farklı olarak Fichter, insanların grup yaşamında yerine getirmek zorunda oldukları temel evrensel, sosyal işlevlere dayanarak bir sınıflama yapar. Temel gruplar dediği ve evrensel olarak nitelediği bu toplulukların, toplumun sürekliliği açısından vazgeçilmezliğini vurgular. Ona göre açıklıkla tanımlanmış, belirli sosyal hedefe sahip her grup bu sınıflamadan birisine girer .Temel grup çeşitleri şunlardır;
a) Aile Grubu: Cinsel ilişkilerin düzenlenmesi, çocukların doğum ve bakımı, karşılıklı güven, sevgi gibi temel gereksinimleri karşılamak üzere kurulmuş gruptur.
b) Eğitim Grubu: Toplumun kültürünü, resmi ya da gayri resmi yollarla yeni kuşaklara aktarmak amacıyla kurulan gruplardır.
c) Ekonomik Gruplar: Toplumdaki bireylerin yaşamını sürdürmesi için zorunlu mal ve hizmetlerin üretilip dağıtıldığı gruplardır.
d) Siyasal Gruplar: Yasa yapma, yorumlama ve uygulama; kamu düzenini sağlama vb. işlevleri yerine getiren gruplardır.
e) Dini Gruplar: Tanrı ile insan arasında örüntüleşmiş ilişkiyi paylaşan kişiler tarafından oluşturulan gruplardır.
f) Boş Zaman Değerlendirme Grupları: İnsanların dinlenme ihtiyaçlarını sosyal bir biçimde karşılayan gruplardır.
3.1.Grupta Rol ve Statü
Toplumsal yaşam karşılıklı beklentilerden oluşur. Bu beklentiler bireyin toplumsal rol ve statülerini belirler.
Sosyal statü ya da mevkii sosyal bir mertebelendirmedeki yere işaret eder. Grup içerisinde bazı kimseler diğer grup üyelerine göre daha yüksek bir yerdedirler Toplumsal yapıda herkesin birden fazla statüsü vardır. Statü bir haklar ve yükümlülükler toplamıdır. Statü ikiye ayrılır;
Verilmiş (atfedilen) statü: Bireyin herhangi bir girişimine, yeteneğine gerek olmadan elde edilmiştir. Bireyin statüsü üzerinde yapabileceği hiçbir şey yoktur. Örneğin; ailede kız ya da erkek çocuk olmak, belli bir ırka mensup olmak, yoksul bir ailede doğmak gibi.
Başarılan (kazanılan) statü: Belli bir girişim sonucu ve kişisel yetenekler yoluyla elde edilen statüdür. Bireyin sosyal açıdan değerlendirilen çabalarının sonuçlarına işaret eder. Kişinin seçtiği meslekteki başarısı onun kazanılan statüsüne işaret eder.
Endüstrileşmemiş toplumlarda verilmiş statüler ağırlıklıyken çağdaş endüstri toplumlarında kazanılan statülere ağırlık verilir. Statüler çok çeşitli ölçütlere göre sınıflandırılabilirler. Ancak her toplumda geçerli statü belirleyicileri olarak soy, servet/maddi olanak, meslek, eğitim, din ve biyolojik karakterler sayılabilir.
Sosyal statü, sosyal yapıdaki kişinin toplumdaki geçerli ölçütlere göre değerlendirilmesidir. Rol ise bireyin sosyal işlevi ile ilgili dinamik bir kavramdır. Sosyal rol bireyin ne yaptığını anlatır. Her kişi en az toplumda katıldığı grup sayısı kadar rol oynar. Roller de çeşitli açılardan sınıflandırılabilir. Tahsis edilen roller, Üstlenilen roller.

4.Normlar
Bir grup yapısı biçimlendiken sonra, bireylerin işlevleri farklılaşır ve bir statü kazanırlar. Grup içinde işlerin yürümesi için, onları düzenleyecek, sınırlandıracak kurallara (normlar) ihtiyaç vardır. Bu yüzden her grupta statü ve rollerin yanında normlardan da söz etmek gerekir. Çünkü normlar statü ve rollerin ayrılmaz bir parçasıdır.
Norm olmaksızın statü ve rollerden söz edilemez. Normlar insan davranışlarının kendine göre ölçüldüğü, değerlendirildiği ölçütlerdir. İnsanlar arası ilişkilerin nasıl, nerede, ne ölçüde yürütüleceğini belirleyen ortak kurallardır . Normları bireyler tek başına oluşturmazlar, bu nedenle normlar kollektif bir özellik taşırlar. “Grup normlarının oluşumu için gerekli bir koşul, ortak güdüleri ve sorunları olan bireylerin belirli bir süre boyunca etkileşimde bulunmalarıdır.Birey, tek başına sosyal bir norm oluşturamaz” (Şerif ve Şerif:1999;240).
Toplumsal yaşamı düzenleyen normlar, grup üyelerini yönlendirmesi bakımından önemli olduğu kadar, grup sürekliliğini sağlaması bakımından da önem taşımaktadır. Bu anlamda, toplumsal etkileşimde sayısız ürün bu kavram altında toplanır.
5.GRUBUN BİREY ÜZERİNDE ETKİSİ
Birey bir grupta yer aldığında o gruba uyar; uyma davranışı, bireyin görüşünün grup tarafından etkilenmesi ve bireyin davranışını grubun etkisine göre değiştirmesini ifade eder.
Grubun bireye etkileri şöyle sıralanabilir:
1-     Grubun birey üzerine normatif (kuralsal) etkisi
2-     Grup, üyelerinin tutum değişimini de etkiler
3-     Grup, bireyin verimliliğini de etkiler
4-     Zararı göze alma (riske girme) eğiliminin artması
Bireylerin, grup içindeyken daha fazla riske eğilimli olmalarının nedenlerinden biri grup içinde sorumluluğun dağılmasıdır. Risk içeren kararı verme konusunda birey tek başına olduğunda, kararın tüm sorumluluğunu kendisi taşıyacakken, grup içinde sorumluluğu başkalarıyla paylaşacak, bu yüzden de daha fazla riske girme eğilimi gösterebilecektir.
Bir başka neden kültürel değerlerdir. Çoğu toplumda risk içeren, cesur kararlar daha değerli görülmektedir.Özellikle bireysel atılım ve başarıya özel bir değer veren Batı kültüründe, riski göze almak, almamaktan daha iyi olarak değerlendirilmektedir. Öte yandan grup içindeki kararlar, gizli olmayıp başkalarınca da bilindiğinden, kişinin grup içinde verdiği kararlar yalnızken verdiğinden daha fazla kültürel değerlere uygun olacaktır.
Her toplumda grup, oluşturduğu normlara uyuma zorlamak için polis gibi eylemde bulunur. Kendi yaptığı normlara uyum, gerçekten kendisini sürdürmek için grubun sahip olduğu tek yoldur. Bireyler, onları koruyabileceğini düşündükleri gruplara itaat etme ile emniyet ve güvence bulurlar. Grup, uyum istemine ek olarak üyeliğinin genel davranışını biçimlendirecektir. Davranış modellerinde yakın benzerlik ve bununla ilgili olarak, grubun üyelerinin kişisel hedefleri üzerinde sahip olduğu etki var olacaktır. Bir üyenin değer sisteminde yüksek sınıfa sahip bir grup, kişisel hedeflerini de büyük ölçüde belirleyecektir. Uyum konusunda da aşağıdaki önermelerden söz edilmektedir;
1. Bir grup, üyelerine daha çekici geldikçe, üyelerin gruptaki diğer bireylere uymak için görüşlerini değiştirme olasılığı daha fazla olmaktadır.
2. Birey uyum sağlayamadığında grup muhtemelen onu reddeder; üyeler için grubun çekiciliği arttıkça uyumsuz bir üye kesinlikle reddedilecektir.
3. Üyeler, önemli olmayan bir problemden çok, grup için önemli görülene karşı çıktıklarında muhtemelen daha fazla reddedileceklerdir.
Asch'a göre, grup standardını kabul etme üç şekilde olmaktadır (Olmsted,
1959, s.73):
1. Algının Çarpıklığı: Bu kategoriye çok az denek girmektedir; fakat onlar tahminlerinin çoğunluk tarafından değiştirildiği ya da tahrif edildiğinin farkında değillerdir.
2. Yargının Çarpıklığı: Çoğu denekler bu kategoriye girer. Bu grupta en önemli etken, deneklerin, algılarının yanlış ve çoğunluğunun doğru olduğuna ulaştıkları kararıdır. Güven eksikliğinden yoksun oldukları için çoğunluğa katılma eğilimleri güçlüdür.
3. Eylemin Çarpıklığı: Bu gruptaki denekler, ne algının değişikliğine tutulmuşlardır ne de yanlış karara vardıklarım düşünürler. Diğerlerinden aşağı ya da farklı görünmemek için duydukları güçlü bir gereksinim, grubun gözünde kusurluluk görünümüne katlanmadaki yetersizlikleri yüzünden kabul ederler.
Yine araştırmalar göstermiştir ki, normlara en çok uyanlar orta sınıftaki grup içinde ise kendisinin kısmen kabullenildiğini düşünen orta düzeydeki üyelerdir. Uymama davranışı en çok alt sosyoekonomik düzeyde görülmekte ise de, onlar da gruptan atılmamak için itaat etmek zorunda kalmaktadırlar. Bireyler grupta kalmak için karşılaştırma (beklenti) düzeylerine göre karar verirler. Beklenti düzeyinin üstünde olan gruplar çekici olduğundan, birey grupta kalmayı yeğleyecektir. Birey, içinde bulunduğu grubu katılabileceği diğer gruplarla da karşılaştırabilir ki, buna "diğerleriyle karşılaştırma düzeyi" adı verilir. Grup normlarından bir dereceye kadar bağımsız davranabilme yetkisi ise, Hollander'e göre yalnızca lidere özgüdür.
İnsanların Uyma Davranışı Göstermelerinin Nedenleri
İnsanların uyma davranışı göstermelerinin nedenleri çok çeşitli olmakla birlikte, bunları belli başlıklar altında toplamak mümkündür:
1-Bilgi ve güven
2-Ters düşme korkusu
3-Grubun söz birliğinin etkisi
4-Grup büyüklüğünün etkisi
5-     Yüz yüze olmanın etkisi
Kuşkusuz bu sıralanan etkenlerin dışında, uyma davranışını etkileyen başka etkenler de vardır. Kişinin kendine güvenmesi, grubun uzmanlık derecesi, grubun saygınlığının/prestijinin yüksek olup olmaması, grup üyelerinin saygınlığı gibi durumlar da uyma davranışını etkilemektedir. Bunlardan yalnız kişinin kendine güveni uyma davranışını azaltıcı bir etki yaparken, diğerleri uyma davranışını güçlendirir. Öte yandan bireyin kendi yeteneğine olan güvenini arttıran her şey uymayı azaltacaktır.
6.SONUÇ
Sosyal bilimlerin temel kabullerinden biri, insanların hiçbir zaman tek başına yaşayamayacakları, daima kendileri dışında, diğer insanlara gereksinim duyacaklarıdır. Ancak başka insanlarla ortak bir yaşam sürdürmek o kadar da kolay değildir. İnsanlığın başlangıcından bu yana birlikte yaşama, çeşitli biçimlerde karşımıza çıkmakta, bu gelişim içinde farklı toplumsal yapılar ortaya çıkmakta ve ilişkiler çeşitlenmektedir. İnsan ilişkilerinin bir boyum olan grup davranışı ve dinamiğinin de, eğitim örgütlerinde bilinmesi ve amaçlar doğrultusunda yönlendirilmesi gerekmektedir.
7.KAYNAKÇA
VAROL, Doç. Dr. Muharrem VAROL Örgütlerde gruplar ve örgütsel çatışma üzerine notlar
OZANKAYA, Özer (1986), Toplumbilim, Tekin Yayınevi, İstanbul.
GRUP çeşitler :http://notoku.com/grup-cesitleri/#ixzz2yIKc11IF
http://www.slideshare.net/anilceyhan1905/grup-ve-grup-trleri
http://yillik.eogrenme.anadolu.edu.tr/Dersler/1003/unite06/konu6.swf?useSound=1
FICHTER, Joseph (1994), Sosyoloji Nedir, (Çev.N. Çelebi), Attilla Kitabevi, ANKARA
Kâgıtçıbaşı, Çiğdem. İnsan ve İnsanlar, Cem Ofset Matbaacdık Sanayii AŞ.,
Üçüncü Baskı, İstanbul 1979
ŞERIF, M., ŞERIF, C. (1996), Sosyal Psikolojiye Giriş, (Çev. M. Atakay, A.
Yavuz), Sosyal Yayınları, İstanbul


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder